28 Ağustos 2008 Perşembe

Hagi'den Lincoln'e



Hala dün gibi hatırlanıyor yaptığı çalımlar, attığı ve attırdığı goller. Sami Yen çimleri çok oyuncuya ev sahipliği yaptı ama böylesine hiç denk gelmemişti. 96 yılında bir gece ansızın yapılan açıklamayla sadece Galatasaray'ın değil Türkiye'nin hatta abartmadan söylenebilir dünya'nın kaderi değişmişti. Karpatların Maradona'sı-ki sevmezdi bu ismi- '10' numara, gelmişti Florya Metin Oktay'a. Yaşlı dediler ona, yetenekli ama iş yapmaz dediler. O hiçbir şey demedi. Sahaya adım attığı ilk maçtan son maça kadar oynadıda oynadı. Futbolu baştan yarattı. Literature'deki eskimiş tanımı sildi kendi kafasına göre tanımladı. 89'da güzel ülkemde bıraktığı etki herkesin damağındaydı. Yarı finalde Galatasaray'ı yıkan adam, 7 yıl sonra buradaydı. Sonrası malum. Kupalar, zaferler, bir kuşağın Galatasaraylı doğması, yeni doğan bir çok bebeğin anne baba demeden '10' nun ismini söylemesi.

Bunca yaptığı şeyin yanında artık yavaş yavaş Hagi dolaylı yoldan hem Galatasaray'a, hemde Türk futboluna zarar vermeye başladı. Hemde farkında olmadan. Hemde kimsenin bunu istememesine rağmen. 2001'den beri ülke olarak her takımımıza Hagi arar olduk. Her gelen yeni oyuncuya Hagi muamelesi yapılmaya başlandı. 40 küsür kere Brezilya mill takım formasını giymiş Alex De Souza
transferi gündemdeyken bile, "İşte Fener'in Hagi'si" diye manşet
attı değerli medyamız. İşi dahada ileri boyutlara götürüp her hareketi, her golu tartışıldı günlerce. Küçük maçların Hagi'siymişte büyük maçların kedisiymiş kendileri. Felipeler, Delgadolar, Ortegalar, Ricardinholar, arada bir hortlayan yerli Hagiler..Ve en sonunda Cassio Lincoln. Talih kuşu bu kez bu hırçının tepesinde.

Acaba Lincoln hiç düşündü mü acaba Schneider attığı dirsekle başlayan peri masalının sonuçlarının kendisi için bu kadar yıkım olabileceğini. Atatürk Havalimanındaki 4000 kişiyi görünce işin show business olduğunu hissetmişte olabilir ama madalyonun diğer yüzü hiçte istenildiği gibi değil. Makus kader onuda buldu, hemde daha transferin başında buldu.. "Yeni Hagi'mizi Schalke'de bulduk, hayırlı olsun" diye bas bas bağıran yönetimin meyvesidir Lincoln. 2001'den beri bütün taraftarı kandıran yönetimin suçudur Lincoln'ün şu durumu. Herkes yeni yeni farkına varmaya başlasada o hep farkındaydı işin. O bir Hagi değil. O bir kurtarıcı da değil, hiçbir zaman olmadı. 2000'li yıllarda kariyerlerinin zirvesine çıkan Hagi, Zidane, Figo gibi lider oyuncu kuşağından sonra gelen ileriye dönük orta saha oyuncusu profilin en önemli temsilcilerinden. Sahaya çıkar, pasını verir, şutunu çeker, gol olursa olur, olmazsa oyununa devam eder. Çoğu Brezilyalı gibi narindir, gelemez sert futbola. Bilmiyordu ki bu ligteki ismailleri, güldürenleri. Schalke'deyken Türkiye hakkındaki tek bilgisi Hamit Altıntop, şu anki takım arkadaşı Servet ve Şükrü Saraçoğlu Stadı. Şimdi sorsak o 4000 kişiye Lincoln'ü, ah bi elimize geçse diyip hayatımızda duymadığımız küfürleri edicekler. Peri masalı çabuk bitti Cassio için. E tabi, öküz öldü ortaklık bitti. Günah keçisi lazım. Bundan daha iyi günah keçisi mi olur, "Hagi diye aldık, fos çıktı..Hiç bir maçta çıkıp bişey yapmadı, elimizde kalıcağına satalım daha iyi." Satın satın, arayın daha yeni Hagi'nizi..Bulursanız haber vermeyi unutmayında..

Hiç yorum yok: